Doğru olanı yapmanın size her şeyinizi kaybettirebileceğini düşündüğünüz bir durumla karşı karşıya olduğunuzu hayal edin. Bu, iş hayatındaki birçok kişi için yalnızca bir varsayım değil, gerçek bir durumdur. Suistimalleri veya etik dışı davranışları ifşa etme eylemi olan ihbar (whistleblowing), bireyleri önemli zorluklarla yüzleşmeye iten cesur bir adımdır.
Peki, ihbar etmek yalnızca etik bir mesele mi, yoksa doğrudan ahlaki bir görev mi? Bu yazıda ihbarın etik ikilemlerine derinlemesine bakarak bu soruya yanıt arayacağız.
İhbar Nedir?
İhbar, bir kurum içindeki suistimalleri, yasa dışı faaliyetleri veya etik olmayan davranışları, bu sorunları ele alma yetkisine sahip kişilere bildirerek dikkat çekme eylemidir.
İhbar şu gibi konuları kapsayabilir:
- Yolsuzluk
- İşyerinde taciz
- Dolandırıcılık
- Çevresel ihlaller
İhbar, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerini destekler. Ancak ihbar etmek, ihbarcının mesleki ve kişisel bağlılıklarını ahlaki sorumluluklarıyla dengelemek zorunda olduğu karmaşık durumlara yol açabilir.
İhbar Etik Bir Sorun mudur?
İhbarın etik bir sorun olup olmadığı sorusu genellikle karmaşık bir tablo çizer.
Bir yandan, ihbar etmek ahlaki bir görevdir; haksızlığa karşı bir dürüstlük eylemidir. Öte yandan, bu durum çoğu zaman işverenle olan sadakatin ihlali olarak algılanabilir. Bu durum, ihbarcıların işverenlerine ya da meslektaşlarına ihanet ettikleri hissine kapılmalarına neden olabilir.
Bu ikilem, kişisel değerler ile eylemin sonuçları arasında bir çatışma olduğunda daha da karmaşık hale gelir. Örneğin:
Bir ihbarcı, etik olmayan bir davranışı ortaya çıkarmak isteyebilir. Ancak bu eylemin iş kaybı, meslektaşlardan dışlanma ya da misilleme gibi sonuçları olabileceğini de bilir. Bu nedenle ihbar, yalnızca yasal değil, aynı zamanda derin bir etik sorudur.
İhbarın Temel Etik Sorunları
İhbar ile ilgili etik sorunların altında yatan birkaç temel zorluk vardır:
1. Sadakat ve Ahlaki Yükümlülük
İhbarcılar, işverenlerine olan bağlılıkları ile suistimalleri bildirme konusundaki ahlaki yükümlülükleri arasında sıkışıp kalabilir. Örneğin, bir işverene sadakat, kamu yararını koruma sorumluluğundan daha mı önemlidir?
2. Misilleme Korkusu
İhbarcılar, işten çıkarılma, rütbe düşürülme veya sosyal dışlanma gibi sonuçlardan çekinebilir. Bu korku, birçok kişiyi etik olmayan davranışları bildirmekten alıkoyabilir.
3. İş Arkadaşları Üzerindeki Etki
İhbar, farkında olmadan masum iş arkadaşlarını veya tüm birimleri etkileyebilir. İhbarcılar, bu eylemlerin ekip arkadaşlarına zarar verebileceği konusunda tereddüt yaşayabilir.
4. Gizlilik ve Mahremiyet
Birçok ihbarcı, gizlilik anlaşmaları nedeniyle bilgi paylaşmakta zorlanabilir. Bu, bir yandan gizliliği koruma, diğer yandan şeffaflığı sağlama gerekliliği arasında etik bir çatışma yaratır.
İhbar etmek kolay bir süreç değildir; genellikle cesaret ve etik değerlere sıkı sıkıya bağlı kalmayı gerektirir. Ancak bu zorluklara rağmen, organizasyonlarda şeffaflık ve hesap verebilirlik kültürü oluşturmak için ihbarın önemi büyüktür.
Eğer siz de bu tip problemlerin güvenli ve etkili bir ihbar yönetim sistemi ile çözülebileceğini, güvene dayalı bir çalışma ortamı yaratmanın, tüm taraflara fayda fayda sağlayacağını düşünüyorsanız, ISO37002 standardını incelemenizde fayda olacaktır. ISO37002 İhbar Yönetim Sistemi: Güvenli ve Etik Bir Çalışma Ortamı İçin Neden Önemli? yazımız size konuyla ilgili yol gösterebilir.
Doğru olanı yapmanın mümkün olduğu, desteklendiği ve takdir edildiği bir kültürü birlikte inşa edelim.