Günümüzde “yönetim” kavramı “yönetişim” kavramına doğru evriliyor.
Yönetişim kavramı; kuruluşların paydaşlarıyla sürekli iletişim içerisinde olmalarını, şeffaf ve hesap verebilir bir yöneti(şi)m modeli geliştirmelerini zorunlu hale getiriyor. Bu modeli geliştirirken ilgili uluslararası yaklaşımları ve standartları referans almak, tanınırlığın ve kabulün başlıca anahtarı.
Kuruluşlar paydaşlarına karşı sorumludurlar, onların ihtiyaç ve beklentilerini karşılamaya çalışırlar. Bu sorumluluklarını yerine getirmek için bir taraftan kuruluşun etkinliğini ve verimliliğini arttırmaya çalışırken diğer taraftan da yönetim ve karar alma süreçlerinin şeffaflığını ve hesap verebilirliğini güvence altına almak durumundadırlar.
Günümüzde, "yönetişim" terimi günlük dilde de kullanılmaya başlandı. 1996 İstanbul Habitat II Konferansı ile dilimize giren bu kavram, başlangıçta pek çok direnişle karşılaştı. Kimileri, dilimizde zaten "yönetim" gibi iyi bir terim varken, "yönetişim" gibi yeni üretilmiş bir terimi kullanmanın gereksiz olduğunu savundu. Kendi görüşlerini desteklemek için dil açısından gerekçeler bulmaya çalıştılar. Bazıları ise ideolojik açıdan, yönetişimi küreselleşmenin bir dayatması olarak gördü ve bu nedenle karşı çıktı. Bu tür yeni kavramların başlangıçta itirazla karşılaşması normaldir. Eğer bir kavramın içeriği ve anlamı tam olarak anlaşılmamışsa, bu tür karşı koymalar daha da yaygınlaşabilir.
"İyi yönetişim" kavramı, İngilizce "Good Governance" ifadesinin karşılığı olarak ilk kez Habitat II Konferansı’nın hazırlık çalışmaları sırasında Türkçemize kazandırıldı. "Yönetişim" terimi, tıpkı "iletişim" gibi, kavramın anlamının anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır. Bu yönüyle belki de İngilizcesinden bile daha kavrayıcı bir terimdir.
"Yönetişim" kavramı, bir tarafın diğer tarafı yönettiği bir ilişkiden, karşılıklı etkileşimlerin öne çıktığı bir ilişkiler bütününe doğru bir dönüşümü ifade eder. Böylece yönetişim; kuruluşların, faaliyetlerini yönetmek amacıyla kullandıkları politik, ekonomik ve yönetsel iradeyi oluşturur. Paydaşların ortaklaşa karar alma, çıkarlarını dile getirme, yükümlülüklerini karşılama ve çatışma noktalarının çözümünde kullandıkları mekanizmaları ve süreçleri kapsar. Bu bağlamda yönetişimpaydaşlar arasındaki karşılıklı etkileşimin niteliğine işaret eder ve "birlikte yönetim" anlamını taşır.
Kuruluşlar bir yandan kurumsal yönetişimi kendi içlerinde uygularlar ve bu doğrultuda kendi yönetim yapılarında şeffaflığı, hesap verebilirliği, katılımcı yönetim tarzını, etkinliği ve verimliliği yaşama geçirirler. Diğer yandan da sosyal sorumluluk projeleri üreterek sosyal fayda oluşturmaya çalışırlar.
Son yıllarda, hem küresel düzeyde hem de özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaşanan şirket birleşmeleri ve ekonomik krizler, “Kurumsal Yönetişim” (Corporate Governance) kavramına olan ilgiyi artırmıştır.
Küreselleşme süreci ve dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşanan krizler, şirketleri yeni ortaklar ve işbirlikleri arayışına itmiştir. Bu süreçte iyi yönetişimin önemi daha da belirgin hale gelmiştir. Zira iyi yönetişime sahip olmayan bir şirketle birleşmek, büyük riskleri de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, sermaye ihtiyacı olan ve küresel bir şirket olmayı hedefleyen kuruluşlar, yönetişim kavramını kendi şirket kültürlerine dahil etme gerekliliğini hissetmeye başlamışlardır.